“Ey kendini insan bilen insan!
Kendini oku!
Yoksa hayvan ve camid hükmünde
insan olmak ihtimali var!”

655f

Kâinat içinde en seçkin varlık insandır. İnsan, cismen küçükse de, mânen kâinattan daha büyüktür.
“İnsan nedir? Mahiyeti nedir? Vazifesi nedir?” şeklîndeki sorular, tarih boyunca düşünen beyinleri meşgul etmiştir. İnsanlığın felsefe ve düşünce tarihi, bu soruların cevaplarını arayış tarihidir. Kimi, insanı ekonomik bir varlık olarak görmüş; kimi, onu hayvanın hemen bir üst mertebesinde zannetmiş; kimi, onu sadece madde yığınından ibaret bir varlık olarak değerlendirmiştir.
Kur’ân-ın bize bildirdiğine göre, ilk insan Hz. Adem’dir.

Hz. Adem,
• Bütün enbiyanın pederi
• Divan-ı nübüvvetin fatihasıdır. Yani, bu ilk insanla beraber peygamberlik müessesesi de başlamıştır. İlk insan, aynı zamanda ilk peygamberdir. Bu yönüyle, bütün peygamberlerin pederi durumundadır.
Hz. Adem’in yeryüzünde halife oluşuna alameti “talim-i esma”dır. Yani, Allah Ona eşyanın isimlerini, sırlarını öğretmiştir.

Talim-i esma,
• Hz. Adem’in dâvâ-yı hilafet-i kübrada mu’cize-i kübrası yani yeryüzüne hilafeti için en büyük mu’cizesidir. Hz. Adem’e talim edilen isimler, insanlığa sunulan bütün ilim ve fenleri içine alır.

İnsan, cesed ve ruhtan müteşekkildir.
Cesed,
• İnsanın hanesi ve yuvasıdır. İnsanın cesedi, en antika san’atlarla süslenmiş, en kıymettar aletlerle donatılmıştır. Bunlardan bir kısmına, ileriki satırlarda temas edilecektir.
Ruh ise,

• Hayatın zatı
• Hayatın latîf ve sabit cevheri
• Hayatın kaynağı,
• Hayatın maddesi,
• Zihayat, zişuur, nuranî, vücud-u harici giydirilmiş, cami’, hakikattar, külliyet kesb etmeye müstaid bir kanun-u emridir.
Yani, ruh şuurlu, nuranî, müstakil bir varlığa sahip, muazzam kapasiteli, hakikatlı, külliyet kazanmaya kabiliyetli bir varlık olup, Cenabı Hakk’ın “ol” emriyle yaratılmıştır.

hrt